
Aralýk 1973’de Tahran’da toplanan OPEC (Petrol Ýhraç Eden Ülkeler Örgütü) petrol fiyatlarýný %130 artýrdýðýný, ayrýca ABD’ye ve bazý Avrupa ülkelerine de petrol sevkiyatýný durdurduðunu açýkladý. 1960 yýlýndan beri faal olan teþkilat ilk kez “olaðanüstü” bir karar almýþtý. Alýnan ambargo kararý aslýnda bir tepkiydi: Aðýrlýklý olarak Arap ülkelerinden oluþan organizasyon, Ekim 1973’de yapýlan Arap Ýsrail Savaþý’nda Araplar’a karþý Ýsrail’i destekleyen batýlý ülkeleri cezalandýrýyordu.
OPEC baþlangýçta petrol üreticisi ülkeler arasýnda iþbirliðini artýrmak amacýyla kurulmuþ olmasýna raðmen bu karar ile ilk kez bir “kartel” gibi davrandý. Artan varil fiyatlarý ise küresel bir krize neden oldu ve 1973 Petrol Krizi olarak bilinen bu olay Batýlý ülkeler baþta olmak üzere dünya ekonomisinde dengeleri deðiþtirdi: ABD ve Avrupa ülkelerinde petrole olan baðýmlýlýðý azaltmak için yeni enerji kaynaklarý arayýþý baþladý, tasarrufa yönelik tedbirler uygulandý.
1973 Petrol Krizi modern dünyanýn yaþadýðý ilk enerji krizi oldu. Kriz aslýnda “suni” idi; çünkü nedeni petrolün gerçekten talebi karþýlayamayacak düzeyde olmamasý deðil, arzýnýn kýsýlmasýydý. Suni olarak yaratýlmasýna raðmen bu darboðaz dünya ekonomisi üzerinde önemli izler býrakmýþtýr.
Kriz ile yükselen petrol fiyatlarýnýn en büyük etkisi ise otomotiv endüstrisi ve daha önemlisi otomobil kültürü üzerinde oldu. 1973 Petrol Krizi, Avrupa’da sadece küçük ve kompakt otomobillerin üretilmesine neden olmadý, ayný zamanda ve daha da önemli olarak bu küçük ve ekonomik otomobilleri Avrupa’nýn en fazla talep gören otomobilleri haline getirdi. Kriz Volkswagen Golf’ü yarattý (1974), Ford Fiesta’yý yarattý (1976), Renault 14’ü yarattý (1976), Volvo 340’ý yarattý (1976), Peugeot 104’ü yarattý (1972)… Bu açýdan bakýldýðýnda, akaryakýt krizi öncesi ciddiye alýnmayan küçük ve kompakt otomobillerin 1973 yýlý ile önem kazanmasý ve birçok yeni türevinin ortaya çýkmasý, ayrýca bu araçlarýn birçoðunun bugün bir fenomene dönüþmesi ilginç bir ironidir.
Petrol krizinin ve artan akaryakýt fiyatlarýnýn etkisi ile Avrupa’da, ABD’de ve Japonya’da endüstri küçük ve tasarruflu otomobiller üretmeye yönelirken, Stuttgart’da çok farklý þeyler oluyordu… Bu Alman kentinde, Mercedes’in merkezinde, gözünü karartmýþ bir adamýn kafasýnda çok farklý fikirler dönüyordu. Bu adamýn ismi Erich Waxenberger idi…
Mercedes mühendislerinden E. Waxenberger 1966 yýlýnda bir fikir ortaya attý: O dönem Mercedes’in güncel olarak ürettiði W108 ve W109 kasa kodlu üst sýnýf sedanlarýn bir performans modelini üretmek… (W108 kodlu bu otomobil Mercedes S Serisi’nin atasýdýr) Fikir gerçekten etkileyiciydi. Çünkü o tarihe kadar “spor otomobil” kavramý ile “executive sedan” kavramý net olarak birbirinden ayrý otomobilleri ifade ediyordu. 2 kiþilik ya da sembolik olarak 2+2 oturma düzenine sahip performans otomobillerinin konfor donanýmlarý ve geniþlik anlamýnda executive sedanlar ile karþýlaþtýrýlmasý zaten mümkün deðildi; diðer taraftan asýl öncelikleri prestij, konfor ve güvenlik olan sedanlardan da büyük boyutlarý ve aðýrlýklarý nedeniyle yüksek performans beklenemezdi. Erich Waxenberger’in kafasýndaki parlak fikir ise bu 2 konsepti “ideal” noktada buluþturmak oldu.